AVCI ARCHITECTS’TEN YENİ NESİL OFİS TASARIMLARI…
Tasarım yaklaşımında sürdürülebilirlik esaslarını temel alarak dünyanın farklı ülkelerinde pek çok ödüllü projeye imza atan Avcı Architects, çalışan insanların fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt veren, çağdaş normlarda ofis fit-out projelerinde dünyaca ünlü mimarlık pratiği Gensler ile stratejik ortaklık yapıyor.
Yerin esas kimliğini ve hikayesini bulmaya çalışarak başladığı projelerini sürdürülebilirlik ana ekseninde ilerleyerek geliştiren Avcı Architects, ticari binalarda dünyanın öncü mimarlık ofislerinden biri olan Gensler ile uluslararası ölçekte ofis projelerine imza atıyor. Gensler’in uluslararası fikir öncülüğünü yerel uzmanlık ve üretim kapasitesiyle buluşturan Avcı Architects, bütüncül tasarım, yeni teknolojilerin kullanımı, doğal özelliklerin maksimize edilmesi ve iklim koşullarıyla entegre olma gibi ilkelere dayanan yaklaşımıyla, daha düşük enerji ve işletme maliyetlerine, daha uzun kullanım ömrüne, daha iyi yaşam standartlarına ve daha yüksek çalışma performansına sahip olan ofis projeleri tasarlıyor.
2008 yılında Gensler tarafından yürütülen ve çalışma mekânları üzerine yapılan incelemelerde, iş yerindeki günlük aktivitelere yeni bir kavrayış getirerek, çalışanların yaratıcı ve yenilikçi olmasını sağlayan “Dört Mod” prensibi sayesinde iş veriminin arttırıldığı tespit edilmiş ve verimli çalışma süreci ile odaklanma, sosyalleşme, öğrenme ve işbirliği kurma kavramları üzerine karşılaştırmalar yapılmış. Bu karşılaştırmalar, dikkat ve konsantrasyon için gereken odaklanmanın, ortak bağları, değerleri, kolektif kimlik ve verimli ilişkileri oluşturan iş etkileşimlerinin, yeni bilgi edinebilmek için eğitimlerden ve deneyimlerden faydalanmanın ve tüm bunların etkileşim içerisinde farklı insanlara sunulabileceği grup çalışmalarının, nitelikli çalışma mekanları ile kurulacak bağlarla birlikte, performansı optimize etmede rolü olduğunu ortaya koymuş.
Gensler ofis tasarımlarıyla ilgili yaklaşımlarını bu “Dört Mod” prensipleri üzerine kurgularken Avcı Architects’in 21. yy. çağdaş çalışma mekânları üzerine yaptığı okumalar, ofis binaları ve bu binaların insanlar üzerinde oluşturduğu etkiler üzerine biçimlenmiş. Bu sorgulama dahilinde etik, ekolojik ve ekonomik filtrelerden geçirilen birçok kavram, çalışma mekânlarının tarihsel gelişimi içerisinde değerlendirilmiş. Geçmişteki ofis binalarının, daha çok iş hedefine yönelik tavrı ve gerektiğinde kurumsal kimliğin değişimine olanak tanıyan esnek yapısının, günümüz çalışma mekânlarının gelişimine olan etkisi incelenmiş. Daha sonrasında günümüzde ve gelecekte iş gücünü arttıran verimliliğin daha etkileşimli konularla ve bağlamlarıyla ele alınmasının, bunun yanında enerji kaynakları ve geri dönüşüm konusunda da daha etkin çalışılmasının, iş ve yaşam kalitesini arttırarak, çalışanların refahını yükseltmede ve kurumsal kimliği iletmede etkin olduğu sonucuna varılmış.
Fox International Channels İstanbul Ofisi
“Bizim için tasarım bir katmanlandırma sürecidir. Bir çözümün ortaya çıkışı projeyi saran konuların anlaşılması ve bunlarla yakınlık kurulmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla bir kişinin parmak izleri gibi her proje de eşsiz olabilir. Bu yöntemle basmakalıp çözümlerken kaçınarak meselenin DNA’sına inmeye çalışıyoruz. İşte bizi heyecanlandıran da bu hususiyettir”, diyen Mimar Selçuk Avcı liderliğindeki Avcı Architects’in bu yaklaşımla hayata geçirdiği ofis projelerden biri de Maçka Residence’daki Fox International Channels.
İşverenden tasarımın ferah, dinamik, neşeli ve renkli bir mekan olması yönünde talep alan Avcı Architects, 1450 m² inşaat alanına sahip olan projede genel olarak açık ofis düzeninin hakim olduğu bir çalışma ortamı planlamış. Yönetici ve toplantı odaları ise dinamik geometrik formlarda cam kütlelerle kapalı olarak tasarlanmış. Ofiste kullanılan canlı renklerle, duvarlardaki grafik tasarımlar çalışanları yormadan ortamı zenginleştirmeyi ve enerjik kılmayı hedefliyor. Uzun çalışma saatlerini daha konforlu hale getirmek üzere tasarlanan ofiste hem Fox International’ın hem de Avcı Architects’in ortak hassasiyeti olan doğal malzemelerin kullanımı, hedeflenen tasarımın belirleyicisi olmuş.
AIG İstanbul Yönetim Merkezi
Uluslararası sigorta şirketi AIG’nin, Maslak Orjin Plaza’nın iki katına yayılan, 4000 m² inşaat alanına sahip İstanbul yönetim merkezi binası ise Avcı Architects’in son dönemde tamamladığı güncel ofis tasarımlarından bir diğeri. AIG binasında açık ofisler çalışanların gün ışığından en üst düzeyde yararlanmasını sağlamak için binanın çeperlerinde yer alarak ana departmanları belirlemiş. Yardımcı fonksiyonlar da mekânın orta kısımda gruplanmış. Açık ofisler arasında yer alan bu ayırıcı mekanlar, geçirgen sirkülasyon alanları sayesinde fonksiyonel işlevlerini yerine getirip, aynı zamanda da çalışanların mekan içerisindeki rastlantısal karşılaşmalarına olanak sağlamış. Yüksek hacimli bu mekanlarda, tavanlardaki ahşap, metal ve alçıpan malzeme kullanımları, geniş mekanlardaki monotonluğu kırmış ve departman içindeki alt çalışma birimlerini ahşap tavan havuzları ile tarif etmiş. Avcı Architects tarafından tasarlanan duvar grafikleri de brüt beton kolonlar ile bir denge oluşturarak mekânı görsel açıdan zenginleştirmiş.
SUMMA Genel Merkez Binası
Avcı Architects tarafından Türkiye’nin en büyük uluslararası inşaat şirketlerinden biri olan SUMMA için tasarlanan genel merkez binası ise, bazı imar zorunlulukları ve fiziksel şartlar nedeniyle, mevcut ve kötü durumda olan bir yapı üzerinden yenileme projesi olarak ele alınmış. Seyrantepe mevkiinde, Büyükdere Maslak aksının çevre yolu ile kavşak oluşturduğu noktada konumlanan yapı için, gürültülü bağlantı yoluna bakan kuzey cephesi, tasarımın en önemli unsuru haline gelmiş. Çevre açısından, yapının kuzey cephesinin güneş kontrolü için korumaya ihtiyacı olmaması, tamamen şeffaf bir cam cephe kullanmayı mümkün hale getirmiş. Ofis seviyeleri, kuzey yönüne konumlandırılan bölmelerle ayrılmış bir dizi açık çalışma alanı ve yönetici ofislerinden oluşmuş. Bu çalışma alanlarında tavan yüksekliklerinden maksimum ölçüde yararlanılarak ferah bir ortam elde edilmiş. Katlar arasında, gelecek vaat eden sanatçıların çalışmalarının sergileneceği bir sanat alanı ve Türkiye’nin yeni gelişen sanat olaylarının tartışılacağı bir sanat galerisi ile atölye alanı oluşturularak, çalışma mekânları kavramının kültürel ve sosyal aktivitelerle de bir aradalığı sağlanmış. Mekânsal örgütlenmeden seçilen malzemeye kadar birçok alt tasarım kararı “Summa” temsiliyeti ve fonksiyonelliği üzerine gerçekleştirilen tartışmaların sonucunda ortaya çıkmış.